Ankara'da yaşayan ve hayatının büyük bir kısmını otobüslerde geçiren gariban bir öğrenci olarak tüm yorumlarına katılıyorum. Fakat eklemek isterim ki otobüsteki teyzelerin hepsi aynı şeyleri aynı sırayla soruyor. Mesela bu sıralama 'okuyor musun? Ama asıl merak ettigim nokta teyze neden bizim ev sahibi olup olmadığımızı merak ediyor? Gerçekten anlam veremiyorum :D. Para uzatma mevzusunun dediğin tarzda kopmayla alakalı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bazen inerken öder giderim ama hala çoğu zaman önümdeki kişiden rica ederek elden ele yollarım. Otobüslerin gözlem yapmak için çok iyi bir yer olduğu konusunda sana katılıyorum çok ilginç şeyler olabiliyor. Her seferinde ya şaşırıyorum ya çok gülüyorum ya tırsıyorum otobüs yolculuklarımdan o kadar temposu yüksek bir alan :. Nabrutt bir sosyolog adayı olarak dediklerine katılıyorum. Bin bir çeşit insan aynı otobüse biniyor. İnceleme yapmak için harika bir alan :D Ben de birkaç gözlemimi aktarayım. Sabahları geç kalmamak için koşturan insanlar genelde sinirli,asık suratlı ve kavgaya daha müsait. Öğle saatleri genelde otobüslerde güne giden süslenmiş teyzeler ve arkada yer var görüyorum diyen amcalar oluyor. Daha lüks semtlerden daha yeni otobüsler geçiyor. Semtin sosyoekonomik durumuna göre otobüsteki insanların konuşma stilleri, kıyafetleri farklılaşıyor. Dolmuşa binmeden parasını hazırlayanlardan biri de benim hiç öyle düşünmemiştim ama haklısın sanırım kimseyle muhattap olmak istemeyişin verdiği bir şey. En son bir Twitter Apışarak Oturan Amcık önce indim minibüsten. Evet şoföre parayı kendim uzattım çünkü tekli koltukta ve şoförün çaprazında oturuyordum. Yaşlı adamlar genç hanımlara yer verdiler. İki çocuğuyla suratı asık genç bir bağyan bindi Twitter Apışarak Oturan Amcık biraz sonra telefonundan beş yaşlarında görünen kızıyla sanırım Kore filmi seyrettiler, biz de dinledik. Kadının önünde oturan adam küçük kıza ısrarla simit uzatırken kadın sesini yükselterek istemediğini söyledi. Tavrını hiç beğenmedim. Psikolojik problemi olabilir diye düşündüm. Severim minibüs yolculuklarını. Hâlâ Anadolu şehirlerinde kadınlara yer verildiğini görmek hoşuma gidiyor. Trabzon'dan sevgiler Ankaradan bir otobüszede olarak geldiiiim. Bizim insanımiz bir garip, normal hayatta yüzüne sen böyle yapar mısın desen ne münasebet der ama otobüste insanları oraya buraya sıkıştırmaya bayılır. Kendime köşe bucak bulmak için canımı disime takıyorum resmen temas olmaması için. Öğrenci olunca gelecek beş kuruşun yolunu gözlüyo insan, e dolmuş fiyatları almış gitmiş en makulu otobüs. O da insanı dinen zora sokar oldu. Ne yapacagimi şaşırdım ciddi mana da. Okul ve ev arasında dikmen dağları olmasa yürüyerek gidip gelicem ki belirtmek isterim yürünebilen yolu yürüyorum sırf zorluk çekmemek için. Biraz karışık yazdım ama içim dolmuş galiba, insanlara dert anlatmakta o dertleri dinlemekte zor galiba, neyse. Inecek yere gelince yolcu azalması içinse duadan başka yapıcak şey yok. Yani her şey gibi bu da Allah'a emanet. Elimizden geleni yapıyoruz. Ya ben konudan saptım :D Ama ne zamandır kafam doluydu bununla ilgili bilir kusura bakma ve eğer ki fazladan taktikler varsa seve seve alırım bir dal, sağlıcakla, Allaha emanet cancagzim. Allah'tan senin gibi hassas olanlar içinde aynı şeyi diliyorum. Dolmuş fiyatı ucuz olsa da fark etmiyor maalesef orada dokanmalık sapık çok. Ay Allah'ım kafaları nasıl işliyor bu insanların merak eidyorum. Senin neslin tükendi sanıyordum.
Bu atışların çok azı hedefini vurabilmiş, onlar da kalkanlar üzerinde yok olup gitmişti. Ormanın bunaltan rutubeti üzerlerini bir battaniye gibi örtmüştü. Ben, bu melun tohumu hayvanla insanın kaynağını yok edemedim gitti bir türlü. Fakat şu an ilgilenmesi gereken üç çocuğu ve bir tek konuya odaklanmasını engelleyen çok sayıda görevi vardı. Artık durması için hiçbir neden yoktu.
Adı da woman spreading yani "kadınlar yayılıyor"
Bacağını açarak otursa da. 2 yıldır Ankara'da yaşamıyorum, bu sebeple metropoldeki hızla değişen ilerleyişin keskin boyutlarını içinde yaşayanlardan daha iyi görebiliyorum. Herkese açık alanlarda ve özellikle toplu taşıma araçlarında bacaklarını yayarak oturan erkeklere tepki olarak ortaya çıktı bu akım. Dünya genelinde son olarak. Toplu taşıma araçlarında erkeklerin 'yayılarak oturmasına' tepki amacıyla düzenlenen kampanyalar giderek artıyor. Bacağını kapalı tutarak otursa sünepe diye suçlanılacağı için. Ölmesi gereken erkektir. Hep suçlu erkektir.Bazen inerken öder giderim ama hala çoğu zaman önümdeki kişiden rica ederek elden ele yollarım. Geri çekil! Karanlık bir adam, bir gölge. Al m an yazınında ise büyük din şairi Clopstock ile büyük yazar, filozof Lessing egem en bulunu yordu. Ortamdaki rahatsızlığı hisseden ikizler kıkırdamayı bırakıp küflü taş duvarları ve odaları incelemeye başladılar. Gövdesini oluşturan iki ana yapıyı biribirine bağlayan ince omurgası nedeniyle narinmiş gibi görünse de Yavaris son derece güçlü bir savaş gemisiydi. Ağırlığını bir o bir diğer bacağına verdi ve sonunda durdu. Sakla sam anı gelir zam anı derler ancak, işe yaram ay an nesneler başa bela oluverirler. Birkaç büyücülük sahnesi dışında yalnız büyük bir tutkuyla yola çıkmış olan Faust y a ra lanmış, lekelenmiş d ah a ilk atılım da mefistofele- sin tuzağına düşmüş, cehennemlik bir ruh gibi ortalıktan yitmiştir. Ortamda hala patlamadan kalan fazlasıyla radyasyon var. Ne öfkelenmeye ne de başka bir şey yapmaya zamanı vardı, kuleye ulaşmalıydı. Kurçatovyum simgesi — Sıcak ülkelerde yetişen bir meyve. Nasıl ölmüş peki? Faust Korkmuş Demek, san a değil! Orda Herder ile tanıştı. Sesi duyan Qwi gülümseyerek onayladı. Ardından da hem utancından hem de artık ayakta duramadığından dizleri üzerine çöktü. İşte pencere, işte kapı, işte deliği bacam n. Mefistofeles Konuşuruz bunun üstünde daha birçok kez gelecek sefer. Y er değiştirir cennet aydınlığı Zifir gibi k ara, korkunç geceyle, K ocam an dalgalarla deniz kayalıklara yüklenir, S a rsa r onları temelinden, köpüklenir. Kubbeye dek çıkan isli kağıt tom arları tıklım tıklım. Üç uçan yaratık kuyruk, pençe ve dişlerini kullanarak ona saldırıyordu. Ne v a r ki içinin dünyası öyle geniştir ki, bu körlük, ona bir karanlık duyusu g etire memektedir. Faust Ah, dayanam ıyorum senin görünüşüne, inan! Erkekler, yayılarak oturmayı hakmış gibi görüyor. Ne yapacagimi şaşırdım ciddi mana da. Ölüm, hemen he men yanıbaşındadır. Y ak an m seni kutsal ateşte! Dışarıda bahçede yüzlerce düşük rütbeli mülteci kaçabilmek için küçük araçlara binmeye çalışıyordu.